Evimize misafir davet ettiğimizde imkanlarımızı zorlamadamadan hazırlıgımızı yapmalıyız. Misafir ağırlanırken külfete girilmemesini tavsiye ediyorum. Yani kendisinin yiyemediğini misafirine yedirmek için imkanlarını zorlamak, sıkıntıya girmek hoş karşılanmıyor.
Misafir, ev sahibini zor duruma düşürdüğünü veya kendisinin de aynı şekilde ikram edemeyeceğini düşünerek bir daha gelmeyebilir. Şayet daha mütevazi olunursa, bir araya gelmek külfet olmaktan çıkar ve insanlar birbirini daha çok ziyaret ederler.
Eğer, şehvetin ve nefsin hevesine kapılır gidersen, ben sana haber vereyim ki, eli boş, nasipsiz gideceksin.
Öğretmen öğrencinin defterine "Oğlunuz çok konuşuyor" yazıp eve yollar. Notu okuyan baba notun altına şunu yazıp geri yollar: " Buda birşeymi siz birde annesini görün.
Akıllı bir erkek, dünyanın en güzel kadınını sevmez. O dünyasını güzelleştiren kadını sever.
Yaz geçmiş, Kış geçmiş, Can eskimiş, Ruh eskimiş. Akıp giden zaman ömrün bahanesiymiş. Uzun uzun yaşamak değil,dolu dolu yaşamak EN GÜZELİYMİŞ.
Burununun dibinde bile dursa, gönlünde olmayanı baksan da göremezsin.
Aslında insanlar özünde iyidir de işte. Özü olan insan pek kalmadı.
Mevlanaya sormuşlar: O kadar okursun, O kadar yazarsın neyi bilirsin? Mevlana şu cevabı verir..; Haddimi bilirim.
Sevdiğimiz insanlar elimizi tuttuğunda iyileşiriz biz.. İlaç merhametten sonra gelir.
Kul fanidir yol mukaddes, Birgün verilecek bu son nefes. Ne makam kalıcı ne heves, Kur'an-ı Kerim'dir tek adres.
Sevgi; Acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, Zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten, ölüyü dirilten sevgidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder